6100 sayılı HMK’nın Onuncu Kısmında düzenlenen geçici hukuki korumalara ilişkin kararlar, yargılama öncesinde veya devamı sırasında alınan, yargılama ile ulaşılmak istenen yararı koruma altına almayı amaçlayan geçici nitelikli kararlardır. Bunlardan ihtiyati tedbirler HMK’nın 389 ila 399. maddeleri arasında, delil tespiti ve diğer geçici hukuki korumalar ise aynı Kanunun 400 ila 406. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 400. maddesinde delil tespiti; " Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir. Delil tespiti istenebilmesi için hukuki yararın varlığı gerekir. Kanunda açıkça öngörülen hâller dışında, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dâhilinde bulunuyorsa hukuki yarar var sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca; bir vakıanın tespiti amacıyla ve hukuki yararın bulunması halinde delil tespiti talep edilebilir. HMK’nın istinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341. maddesinin (1). bendinde “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir” yazılıdır. Kanunda istinaf kanun yoluna başvurulabilen kararlar arasında delil tespiti kararları yer almamaktadır. Aksine HMK'nın 402. ve 403. maddelerinde delil tespiti kararlarına karşı itiraz edilebileceği hususu açıkça belirtilmektedir. Bununla birlikte, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ve öğretide delil tespiti talebinin kabulü veya reddi yönündeki kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı da kabul edilmiştir. Gerçekten, delil tespitine ilişkin talep bir dava olmadığı gibi, talebin incelenmesi sonucunda verilen ret ve kabul kararları da nihai karar olmayıp ara kararı niteliğindedir (Ankara BAM, 23. HD., E. 2021/323 K. 2021/327 T. 3.3.2021).
Delil tespiti karşı taraf da hazır olmak üzere (her iki tarafın huzurunda) yapılır. Fakat, karşı taraf, usulüne uygun biçimde davet edildiği hâlde, gelmezse delil tespiti gıyabında yapılır. Mahkeme, delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmasına da karar verebilir. Delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmış olması hâlinde, mahkeme, dilekçeyi ve delil tespiti tutanağı ile varsa bilirkişi raporunun bir suretini derhal karşı tarafa tebliğ etmek zorundadır. Aksi hâlde, karşı tarafa tebliğ edilmemiş olan delil tespiti tutanağı, davada delil olarak kullanılamaz. Karşı taraf, delil tespiti yolu ile alınmış olan bilirkişi raporuna itiraz ederse, delil tespitini yapmış olan mahkemenin, aynı bilirkişiden ek rapor istemesi gerekir. Aksi hâlde, itiraza uğramış olan bilirkişi raporu, davada delil olarak kullanılamaz ( İstanbul BAM, 14. HD., E. 2019/1159 K. 2021/1325 T. 4.11.2021).
Konuya ilişkin hukuki yardım almak üzere ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.